30 Haziran 2008 Pazartesi

Ruhun artık özgür, sana dönmeyişinden belli…




Kitabın adı:Dikenli Yollar


Kitabın yazarı:Yonca

Nereye kadar… Ne zamana kadar… Bu yolun bir bitimi olmalı. Belki de henüz hak etmiyoruzdur yarınları… Yeterince olgunlaşamadığımızın bir göstergesi olmalı inancımızı kaybetme korkusuna sahip oluşumuz.’Artık yeter!’ dediğimiz, haykırışlara boğulduğumuz üst üste yığılan birikintilerin yeni bir döngüsündeyiz. Sorguladığımız sorular bizi yeni bir sorunun kapısına bırakıyor her seferinde… Çıkış yolu olmayan bir labirentin içinde ‘ya bir çıkış varsa’ nın oyununu oynuyoruzdur kendimize… İnancın yitirilişi içinde umudun tükenişine belki de biraz biz el veriyoruz pes edercesine…

İçimde yaşadığım boşluğun korkusu gözlerimde… Yaşamak istediğim yaşam boğuyor beni kendi elleriyle… Kendi istek ve arzularım hep kendimle arama girdi, beni hep kendimden uzaklaştırdı… Şimdi kendim sizim yaşamak istediğim yaşamımda… Ama özgür bile değildim, rahat da…’


Seni bendeki hiçsizliğe davet ediyorum… Sana uzanan elimde var olmayanla çağırıyorum seni… Sana hiçlikten başka sunacak hiçbir şeyim yok… Sana gel desem yine de gelirmisin? Hiçsizliğin hiçliğine…

Hayatın elinden aldığına sahip olamadığına inandığın her ne varsa onlara; hayattan sökercesine geri alıp, sahip olman ve senden esirgenenleri başkalarından esirgememen dileğiyle…

15 Haziran 2008 Pazar

BABA VE PİÇ


kitabın adı:BABA VE PİÇ

kitabın yazarı:ELİF ŞAFAK


Bir Türk masalın mukaddime ...ve bir Ermeni masalına...


Uzun bir aradan sonra yine bir ELİF ŞAFAK kitabıyla karşınızdayım.Kitabı telafisi olmayan bir aksamayla okudum.Bitirmek için çok beklettim sebepsizce..Yazarın bu kitabı Türkiye de çok yankı bulan ve çok tepki gösterilen bir kitap.Fakat İngiltere de ödüle aday gösterilen de bir kitap.Türk-Müslüman ve Ermeni aileleri arasında geçen,BABA VE PİÇ,İstanbul-san Francisco hattında yaşanan bir hikayedir.Ermeni ve Türk ailelerin birbirinden uzakta fakat iç içe geçmiş hayat hikayeleri anlatılıyor. Hem ermeni ailenin hem Türk ailenin arasında yaşanan ermeni soykırımı da işleniyor kitapta.yazar üçüncü göz olmayı o kadar başarmış ki Türk ailenin kültürünü ve Ermenilerin Türklere karşı tutumunu hayranlık derecesinde kaleme almış.bu kitabı elime aldığımda dikkatimi çeken tek şey kitabın kapağındaki resimdi.Sadece İçi yarılmış bir nar resmi. bir şey ne kadar bütün görünse de aslında içinde binlerce parçası yer almakta …

Hikaye Türk kazancı ailesinden olan Feride’nin bir doktor odasında yaşadıklarını anlatarak başlıyor.bir çocuk aldırma hikayesiyle..Fakat bir ezan sesiyle vazgeçen Feride’nin bundan sonraki hayatı ve ailesinin başından geçen olaylarla devam ediyor.Mesela ailede bir inanışa göre kazancı alisinin erkekleri 41 yaşına gelince bir lanetten dolayı ölüyorlar.Bu yüzden ailenin tek evladı Mustafa kaderinden kaçarcasına Amerika’ya gidiyor ve 20 yıl ailesini unutarak geri gelmiyor.Buraya kadar olan kısımda başlıkla çok bağlantı kuramadım fakat kitap ilerledikçe durumu anladım.Feride’nin Asya adında bir kızı olur fakat evde annesine teyze diye seslenmektedir.Evin içindeki bu aile bir sürü sırla yaşamayı öğrenmiştir.Bir anne ve 4 kız kardeş beraber yaşamaktadırlar.Ermeni-Türk ve Amerikalı aileler arasında gidip gelen bu hikaye çok iyi gözlemler ve bilgi birikimi sonucunda yazılmış bir eserdir.

Asya, Feride’nin kızı… Babasız büyüyen Asya annesine teyze olarak seslenir.
Fakat bir gün Ömrü boyunca sırlar dünyasında yaşayan bu kız babasını 41 yaşında bir ölüm yatağında acı bir şekilde tanır…

GÖKTEN KAFANA NE YAĞARSA YAĞSIN ASLA KÜFRETMEYECEKSİN.
BUNA YAĞMUR DA DAHİL.